باسمه سبحانه
Aziz kardeşlerimiz
Reis-i Cumhurumuzun emriyle şanlı ordumuz Suriye’nin kuzeyinde sınırımızda emniyeti tesis için ve dahili ve harici düşmanlarımızın vatan, millet, İslamiyet ve alem-i islamla alakalı emel ve planlarını bertaraf etmek için hayat-ı içtimaiyede zehir hükmüne geçen mürted manasındaki dinsiz anarşiştlere karşı Farz olan cihad vazife-i vataniyesini ve diniyesini başlatmış bulunuyorlar. O dinsiz anarşiştler ki ya Avrupa ve batının kafir zalimlerinin veya Asya münafıklarının alet ve temsilcileri olarak vatanımızı ve alem-i islamı daha ziyade parçalamak ve bölmekle Anadolu’daki mücahid Müslüman Türk halkının kardeşleri olan Arap ve ehl-i iman diğer kavimlerin arasına bir hançer olarak sokularak ileride kuvvetle ümit ve itikad ettiğiimiz ittihad-ı İslamın önünü kesmek ve zalimlerin elinde inim inim inleyen Suriyede ve diğer islam diyarlarındaki masum ehl-i imana maddi, manevi yardımları engellemek istiyorlar.
Muazzez Üstadımız “ sağlam, dindar, hakperest ululemre itaat farzdır” buyuruyor.
Ve hem “ bu zamanda cihad farz-ı ayn hükmüne geçmiştir.” diye ifade etmiştir.
Yine Aziz Üstadımız;
İnşâallah yine Arablar ye’si bırakıp İslâmiyet’in kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesanüd ve ittifak ile el ele verip Kur’an’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir. (Hutbe-i Şamiye – 45) diyerek ittihad-ı İslamın ehemmiyetini ifade buyuruyorlar.
“ Şu devlet-i İslâmiye yirmi otuz milyon iken, bütün Avrupa’nın büyük devletlerine karşı hayatını ve mevcudiyetini muhafaza ettiren, şu devletin ordusundaki nur-u Kur’ân’dan gelen şu fikirdir: “Ben ölürsem şehidim, öldürsem gaziyim.” Kemâl-i şevkle ölümün yüzüne gülerek istikbal etmiş, daima Avrupa’yı titretmiş.
Acaba dünyada basit fikirli, sâfi kalbli olan neferâtın ruhunda şöyle ulvî fedakârlığa sebebiyet verecek hangi şey gösterilebilir? Hangi hamiyet onun yerine ikame edilebilir ve hayatını ve bütün dünyasını severek ona feda ettirebilir? “ diye hamiyet-i islamiyenin ehemmiyetini ifade buyuruyorlar.
Hem Muhterem Üstadımız;
“Cihada asker sevketmekte elbette bazı cüz’î ve maddî ve bedenî zarar ve şer olur.
Fakat o cihadda hayr-ı kesîr var ki, İSLÂM KÜFFARIN İSTİLASINDAN KURTULUR.
Eğer o şerr-i kalil için cihad terkedilse, o vakit hayr-ı kesîr gittikten sonra şerr-i kesîr gelir. O AYN-I ZULÜMDÜR.” ifade buyurarak malum bölgedeki emperyalistlerin kuklası olup -Allah muhafaza etsin- hem oradaki müslümanları hem vatanımızı tehlikeye atacak anarşistlerin şerlerinin bertaraf edilmesi ile islam topraklarının küffarın istilasından kurtulmasının ehemmiyetine işaret etmiştir.
Elhasıl: Afrin’e gerçekleştirilen “Zeytindalı Harekatı” nda Allah c.c, askerlerimize yardımını esirgemesin – ﻭَﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺟَﺎﻫَﺪُﻭﺍ ﻓِﻴﻨَﺎ âyeti ise, o tuğyana karşı mücahede edenleri sena ediyor ki- Mehmetçiği bu sena-yı Kur’ani’yeye dahil eylesin..
Kalplerinde şecaati daim eylesin, düşmanla mücadelede ayaklarını sabit kadem eylesin
Bedir’de Resulullah’a nusret ettiği gibi bu Milletin Ordusuna da nusretini esirgemesin
Bu vesile ile kardeşlerimizden Sure-i Feth’i virdi zeban etmelerini rica ediyorum.
Bu mektubu dua niyetiyle ve düşman
“Siyasetinin hassa-i mümeyyizesi; fitnekârlık, ihtilaftan istifade, menfaat yolunda her alçaklığı irtikâb etmek, yalancılık, tahribkârlık, hariçte menfîlik..” olduğundan cerbeze ile “zulme adalet, cihada bağy, esarete hürriyet namı veriliyor” olmasından umum kardeşlerimizi teyakkuza teşvik ile müslüman ordumuza duada ve yardımda müstekar olunmasını teşviktir.
Bediüzzaman Hz.’nin talebesi ve hizmetkarı
Hüsnü Bayramoğlu